Ülkemizdeki işletmelerin %99’u KOBİ ölçeğindedir ve KOBİ’lerin tamamına yakını aile işletmesi niteliğinde faaliyetlerini sürdürmektedir. KOBİ’ler yabancı kaynak girdisi olarak genellikle banka kredilerini tercih etmektedirler. Ancak işletmelerin her ekonomik koşulda ve sektörel dalgalanmada kolaylıkla kredi kullanabilmesi mümkün olmayabilir. Bu nedenle farklı finansal yöntemleri de bilip kullanabiliyor olması özellikle ekonomik kriz dönemlerinde hayati bir öneme sahiptir.
Teknolojinin de etkisi ile küreselleşen dünyada en hızlı gelişen sektör olan finans sektörü, banka kredilerinden ibaret olmayıp sektörde finansal riskin yönetilmesi için sürekli gelişen ürünlerin önem kazandığı dikkat çekmektedir. Döviz borcu olan bir aile işletmesinin artan döviz kuruna karşı önlem alması için türev ürünleri finansal yönetimine dahil etmesi, artan sermaye ihtiyacı için hisse senedi ihracı ya da borç senedi ihracına sıcak bakması, yeni makine, teçhizat vb. ihtiyaçları için leasing işlemlerini yapabilmesi, alacaklarından doğan faktöring ve fortaiting işlemlerini yönetebilmesi gerekir.
Ülkemizde yaşanan döviz kurlarının oynaklığı ilk değildir. Ancak özel sektörün dış kredi borcunun çok yüksek olması dolayısıyla endişe farklı açılardan piyasada fiyatlanmaktadır. Bu noktada işletmelerin döviz kurlarının artışından kaynaklanan borç miktarının artması durumuna karşı alternatif finansman kaynaklarına yönelme ihtiyacı özellikle krizden çıkış aşamasında önem arz etmektedir.
İşletmeler, alternatif finansman kaynaklarını kullanmaya başlamadan önce kaynakları iyi tanımalı, ülke ekonomisi ile ilgili kısa ve uzun vadeli beklentilerini oluşturabilmelidir. Finansman kaynaklarına ulaşmada önemli noktalardan biri de kurumsal yönetim anlayışı çerçevesinde şeffaflık, hesap verilebilirlik bilincinin oluşmasıdır. Diğer bir önemli husus ise işletmelerin bilgi teknolojilerini etkin kullanabilmesidir. Böyle de işletmeler yaşanan finansal ve teknolojik gelişmelere kayıtsız kalamaz.
Finansal piyasaların gelişmesi ile birlikte farklı finansal ürünler ortaya çıkmıştır. Son yıllarda banka kredisi ya da sermaye arttırma gibi klasik finansal yöntemler yerine işletmelerin risk yönetimi ve finansal ihtiyaçları için alternatif yöntemlerin kullanımı dikkat çekmektedir. Bu alternatif yöntemlerden belli başlıları şu şekildedir: