• İletişim
  • aysel@finansoloji.com
finansoloji-logofinansoloji-logofinansoloji-logofinansoloji-logo
  • Kitaplar
  • Eğitimler
  • Danışmanlık
  • Yazılar

Bankalar Yasal Tefeci Mi?

  • Anasayfa
  • Blog
  • Finansoloji Yazıları
  • Bankalar Yasal Tefeci Mi?
Yazar Aysel Gündoğdu at 8 Ekim 2014
Kategoriler
  • Finansoloji Yazıları
Etiketler

Teoride bankaların fon piyasasının can damarı olduğu, ülke ekonomisinin önemli bir göstergesi olduğu su götürmez bir gerçek. Ancak, bugün bankacılığın sosyo-ekonomik açıdan değerlendirildiğinde çok da masum olmadığı ortadadır. Muazzam kar rakamlarının açıklandığı gelişmekte olan liberal bir ülkede alt ve orta gelir grubunun bankalara ödedikleri faiz ve borç döngüsü insafsızca ve gün geçtikçe büyümektedir. Liberalleşmenin gelir dağılımını açması ve tüketime iten unsurların zirve yaptığı toplumda asgari ücretlinin tek dayanağı ihtiyaç kredisi ve kredi kartlarıdır. Bu finansal araçlar, yanlış kullanılmakta ve sanki her şey mükemmel izlenimi yaratmaktadır. Ve fakat olmayan paranın harcanması ile borç büyümekte, vatandaş borcu borçla kapatma yoluna gitmektedir. Tabi, maaşların %4 arttığı bir ortamda bu pek mümkün olamamaktadır.

Bankalar, güven odaklı kuruluşlar oldukları ve ekonomide reel-finansal sektörlerin etkileşimini sağlama işlevleri olduğu için aslında özel sermayeli de olsa birer “kamu malı”dır. Diğer bir ifade ile kamunun yararını gözetmesi gereken kuruluşlardır. Devletin, bankaları sadece denetlemesi, düzenlemesi ve gözetmesi ülke için yeterli olmayıp sosyal yapıda meydana gelen yıpranma ve gidişatı da kontrol altına alması uzun vadede önem arz etmektedir.

Özellikle son 10 yıldır, ülkemizde bankacılık sektörü ciddi bir rekabet içerisinde. Her yıl karlarını bir önceki yıldan daha da yüksek tutmaya çalışan, pastadan daha fazla pay almaya çalışan bankaların sayısı yabancı bankaların ilgisi ile artmaktadır. Global finansal krizden sonra faizlerin düşmesi ile birlikte bankalar faiz gelirlerinden istedikleri oranda elde edemedikleri karın acısını diğer finansal hizmetlerden sağladıkları ücret, masraf ve komisyonlardan çıkarmaya çalışmaktadırlar. Tüketiciye kolaylık sağlayan finansal ürünler bir süre sonra kabusa dönüşmektedir.

Son dönemde kiralık kasa ziyaretinden tutun da ATM kullanımına kadar birçok finansal hizmette yok artık dedirten masraflar ortaya çıkmıştır. Tüketici, bankaları aldıkları her hizmetten adaletsiz oranlarda masraf alan fırsatçı bir kuruluş olarak görmektedir. Ancak maalesef tüketiciler mecburiyetten bankalardan yakasını kuramamaktadır. Bankalar, artık neredeyse şubeye girildiğinde ayak bastı parası alacakmış hissiyatı yaratmaktadır.

Hizmet karşılığından ödenen ücret, masraf ve komisyonların son derece adaletsiz ve fırsatçı bir yaklaşım sergilediğine birçok örnek olay gösterilebilir. Örneğin; bir üniversite öğrencisinin hesabında 10 TL olduğunu ve hesabının olduğu bankanın bulunduğu yerde olmaması nedeni ile ortak ATM’den nakit çekmek istediğini varsayalım. Bu durumda, banka 10 TL’nin 3’ünü kesiyor ve öğrenciye 7 TL’ye kalıyor. Bu, tüketiciye sağlanan bir kolaylıktan çok tüketicinin çaresizliğinden faydalanmaktadır. Sadece para çekme gibi bir işlemin %30 oranında bir kesintiye tabi tutulması normal değildir. Buna benzer pek çok örnek de gerek ya yazılı gerekse görsel basında yer almaktadır.

Diğer yandan kredi kartı ücreti, hesap işletim ücreti gibi ücret ve komisyonların iptali için tüketici mahkemesine başvuranların dava sonuçları çelişkilerle dolu. Hakimlerin konu ile ilgili ihtisas sahibi olmamaları, bilirkişilerin banka lehine karar almaları aynı nitelikli iki davanın farklı sonuçlanmasına sebep olmaktadır. Ayrıca, BDDK kamuoyuna yaptığı açıklamada tüketicilerin hizmet aldıkları sözleşmeleri iyi okuyup imzalamaları gerektiği, tahsil edilen ücret, masraf ve komisyonların iptalinin BDDK yetkisinde olmadığını belirtmiştir.

Özetle, tüketici kime başvuracağını şaşırmış durumda. Bankalar artık birer “yasal tefeci” algısı yaratmaktadır. Bu kar iştahının nereye gideceği merak konusu. Yapılması gereken açık: Bankacılığın otoritesi olan BDDK, tüm bankaların uygulamak zorunda olduğu ücret, masraf ve komisyon listesini tüketicinin zararına olmayacak şekilde makul düzeyde ayarlamalıdır. Yoksa BDDK’nın sahip çıkmadığı düzene mahkeme ne yapsın…

Benzer yazılar

16 Ocak 2021

Borsaya temettü için yatırım yapmak ne demektir?


Devamını
27 Aralık 2020

Hayatını gözden geçirerek tasarrufa ilk adımı at!


Devamını
13 Aralık 2020

Faizler yükseldiğinde yatırımlar neden daralır?


Devamını
30 Kasım 2020

Borsada hissenin güvenilirliğini nasıl anlarım?


Devamını

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son yazılar

  • Borsaya temettü için yatırım yapmak ne demektir? 16 Ocak 2021
  • Hayatını gözden geçirerek tasarrufa ilk adımı at! 27 Aralık 2020
  • Faizler yükseldiğinde yatırımlar neden daralır? 13 Aralık 2020
  • Borsada hissenin güvenilirliğini nasıl anlarım? 30 Kasım 2020
  • Reel Getiri Nasıl Hesaplanır? 17 Kasım 2020

Son yorumlar

    Finansoloji
    Anasayfa | Hakkımda | Eğitimler | Danışmanlık | Yazılar | İletişim
    KVKKK | Mesafeli Satış Sözleşmesi | İptal İade Koşullar | İletişim Bilgileri

    Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
    © 2021 Finansoloji. All Rights Reserved.